AVRUPA PARLAMENTOSU

Mehmet Ufuk BAYRAKÇI

SMMM &BD & L.L.M

AVRUPA

PARLAMENTOSU

  • 1.GİRİŞ

    Avrupa Birliği “uluslar üstü bir birim” olarak tanımlanır. Merkezi Brüksel’dedir. Üye devletler; ulusal egemenliklerinin bir bölümünü AB kurumlarına devretmişlerdir. Ortak çıkarları doğrultusunda, egemenlik haklarının ortak yönetimi yoluyla birlikte çalışırlar. Birlik ayrıca “yetki ikamesi” ilkesine göre işler. 

    AB’nin kavram açısından yeni ve yetki dağıtımı açısından benzersiz olan yönetim sistemi; kendinden önceki bütün ulusal ve uluslararası modellerden farklıdır. AB’nin temelleri bir anayasaya değil, egemen devletlerarasındaki antlaşmalara dayanır. Bütün AB vatandaşlarını doğrudan bağlayıcı yasalar çıkarma yetkisi, Birliği uluslararası kuruluşlardan ayırır.

    Avrupa Birliği (AB) tıpkı bir ulusal devlette olduğu gibi, birbirinden bağımsız yasama, yürütme ve yargı organlarıyla donatılmıştır. Bu organların uluslar üstü yetkileri vardır. Topluluk organları Roma Antlaşması’nda belirtilen kurumlarla sınırlı kalmamış; zaman içinde gerekli görüldükçe bunlara yeni kurumlar eklenmiştir. Birlik günümüzde 5 kurum tarafından yönetilmektedir. Yönetim organları şöyledir;

    • Bakanlar Konseyi
    • Avrupa Komisyonu
    • Avrupa Parlamentosu
    • Adalet Divanı
    • Sayıştay
  • 2.TARİHİ SÜREÇ

    İkinci Dünya Savaşı sonrasında her alanda büyük yıkıma uğrayan Avrupa, bu durumdan kurtulmak için bir çıkış yolu aramaktaydı. Bunun bir sonucu olarak, Avrupa’da barışın yeniden kurulması, Avrupa ülkelerinin ortak değerler etrafında bir araya gelmesi ve özellikle refahı artıracak şekilde ekonomik alanda kuvvetli bir işbirliğinin başlatılması fikri her geçen gün daha yüksek bir sesle dile getirilmeye başlanmıştı.

    Avrupa çapında barışın sağlanması ve Avrupa ülkeleri arasında ekonomik bir işbirliğinin kurulması amacından hareketle, ileride siyasi bir birliğin temellerinin atılması hedefleniyordu. Bu doğrultuda, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg tarafından 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu kuran Paris Antlaşması ile 1957 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğunu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu kuran Roma Antlaşmaları imzalandı.

    Günümüze kadar geçen süre içinde, Avrupa devletleri, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alandaki işbirliklerini güçlendirdiler. Kuruluş yıllarında sadece 6 üyeden oluşan Avrupa Toplulukları, değişik tarihlerde yeni üyelerin katılımı sonucu 28 üyeden oluşan bir Birlik halini almıştır.

    Avrupa Birliği, Avrupa’nın yüzyıllar boyunca kazandığı deneyimle ve oluşturduğu ortak ilkeler temelinde meydana getirildi. Avrupa devletlerinin ortak deneyimlerinin sonucu oluşan ilke ve idealler olan kalıcı barışın sağlanması, toplumsal refah, dayanışma, özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, pazar ekonomisi ve girişim özgürlüğü bu yeni bütünleşme hareketinin temellerini oluşturuyor. Avrupa Birliği’nde amaç, üye devletlerin ve vatandaşlarının ulusal, kültürel, dilsel, dinsel çeşitliliğini bir potada eritmek değil, bu çeşitliliğin getirdiği dinamizmi güce dönüştürebilmek olarak ifade ediliyor.

    Avrupa Birliği, Avrupa halklarının ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda birbirleriyle kaynaşmasını öngören, Avrupa devletlerinin ve vatandaşlarının bir araya gelerek oluşturduğu uluslar üstü bir yapıdır. Bu yapı, üye devletlerarasında imzalanan uluslararası antlaşmalarla kuruldu ve aynı antlaşmalarla bazı alanlarda karar alma ve düzenleme yetkisi üye devletler tarafından AB’ye verildi. Böylelikle, dünyada bir benzeri daha olmayan, tüm üye devletleri ve vatandaşlarını aynı anda, aynı şekilde ve aynı ölçüde bağlayan bir hukuk sistemi meydana getirildi.

  • 3.AVRUPA PARLAMENTOSUNUN TEŞEKKÜLÜ

    Avrupa Parlamentosu, 1957 yılında yapılarak 1958 yılında yürülüğe giren sözleşme ile  toplulukların genel kurullarınn birleşmesi sonucu  kurulmuştur. Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği’nin (AB) ana organlarından birisidir. Bu organ AP ismini almadan önce Avrupa Toplulukları bünyesinde genel kurul adı altında fonksiyonlar üstenmiştir.

    Avrupa Parlamentosu, 450 milyon kişiden oluşan devasa bir nüfusu temsil eder ve temel işlevi bir siyasi güç olarak topluluk politikalarının hazırlanması için gereken inisiyatifleri üretmektir. Avrupa Parlamentosu, dünyada Hindistan’dan sonra, 375 milyon seçmen ile en geniş tabanlı, demokrasi tarafından şekillendirilen kurumdur.

    Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilir. AB üyesi devletlerin vatandaşları olan Avrupa vatandaşları beş yılda bir yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilirler. Parlamento, bugün için Avrupa Birliği’ne üye 27 devletin toplamda 736 temsilcisinden oluşuyor. Bu rakam, 2014 seçimleri sonrası 750 üye ve bir Başkanı içerecek şekilde 751 olarak belirlendi. Hangi üye devletin kaç parlamenter ile temsil edileceği üye devletlerin nüfuslarına göre tespit edilmektedir.

    Avrupa Parlamentosu, üye devlet vatandaşlarının demokratik menfaatlerini ve siyasi görüşlerini temsil eden bir organdır. Bundan dolayı, Avrupa Parlamentosu’nda üyeler ülkelerine göre değil, siyasi görüşlerine göre grup oluştururlar. Parlamenterler ülkelerini değil, kendilerine oy veren Avrupa vatandaşlarının siyasi görüşlerini temsil ederler. Avrupa Parlamentosu’nda, bugün için 7 siyasi parti grubu ve bağımsız üyeler yer almaktadır.

    Parlamento Genel Kurulu Strazburg’da toplanır. Parlamento’nun siyasi grupları ve komiteleri Brüksel’de toplanır, sekretaryası ise Lüksemburg’dadır. Parlamento’ya görüşülmek üzere gelen konular öncelikle farklı görev alanlarına sahip 24 adet komiteden konuyla ilgili olanında tartışılır ve ulaşılan sonuç, bir raporla Genel Kurul’a sunulur. Genel Kurul’daki görüşmeler de bu çerçevede yapılır. Avrupa Parlamentosu, Konsey ile birlikte yasama yetkisini paylaşır. Üye devletleri bağlayacak hukuki düzenlemelerin kabul edilebilmesi genel kural olarak hem Avrupa Parlamentosu hem de Konsey’in onayı ile mümkün olur. Bazı konularda ise sadece danışma organı niteliğindedir, görüşleri bağlayıcılık taşımaz. Bu alanların en önemlisi dış politika konularıdır. Avrupa Birliği bütçesini Konsey ile birlikte yapan Avrupa Parlamentosu’nun diğer Avrupa Birliği kurumları üzerinde siyasi denetim yetkisi vardır. Parlamento Komisyon’a sözlü ve yazılı soru sorabilir, soruşturma komiteleri kurabilir, şikâyet dilekçesi kabul edebilir, Komisyonu güvensizlik oyuyla ve 2/3 çoğunlukla heyet halinde istifaya zorlayabilir. Komisyon Başkanı’nın ve heyet halinde Komisyon’un göreve atanmasında da güvenoyu aranır. Avrupa Ombudsmanı’nın atanması ve sunduğu raporlar aracılığıyla da Birliğin kurumları üzerindeki denetim yetkisini kullanabilir.

  • 4.AVRUPA PARLAMENTOSUNUN GÖREV VE YETKİLERİ

    4.1. AVRUPA PARLAMENTOSUNUN GÖREVLERİ

    AB Kurucu Antlaşmasının 14. Maddesinin 1. Paragrafı, Avrupa Parlamentosu’nun bütçe ve yasama fonksiyonlarını AB Bakanlar Konseyi ile birlikte icra edeceğini düzenlemektedir. Ayrıca AP, Komisyon başkanını seçmekte ve komisyon’un üyelerinin seçiminde de önemli yetkilere sahip olmaktadır.

    Avrupa Parlamentosu’nun genel olarak görevlerini özet olarak gruplandırırsak;

    • Görüş verme yetkisi
    • Yasama Yetkisi
    • Bütçenin kabulüne ilişkin yetkiler
    • Komisyonu ibra etme yetkisi
    • AB’nin taraf olacağı uluslar arası antlaşmalara ilişkin yetkisi
    • Diğer kurumlarla işbirliği yapması ve kurumlar arası antlaşmalar akdetmesi
    • Yaptırımlı denetim yetkisi

    Avrupa Parlamentosu’nun genel işlevleri yukarıda bildirilmiş ise de ayrıca ana işlevi, Avrupa Birliği politikalarının oluşturulması ve uygulanması için gerekli inisiyatifin üretilmesi olarak tanımlanabilir.1979’dan bu yana tek dereceli genel seçimle iş başına gelen Avrupa Parlamentosunun diğer görevleri ise şunlardır:

    • Parlamento, Avrupa Komisyonu üyelerinin tayinlerini onaylar. Oy çokluğuyla Komisyon’u görevden alma yetkisine sahip bir denetim organıdır. Komisyon ve Konsey’in programını oylayarak Avrupa politikalarının gündelik işleyişini denetler.
    • AB’nin yıllık bütçesini de Parlamento oylar. Bu oylama ve bütçenin kullanımının denetlenmesi, Parlamentonun hangi politikalara ağırlık verildiğinin bir göstergesi olarak görülür. 1986 yılında kabul edilen Avrupa Tek Senedi ile Avrupa Parlamentosunun yetkileri genişletildi. Buna paralel olarak, komisyon tarafından hazırlanan AB mevzuat önerilerinin parlamento ve konsey tarafından görüşülmesi usulü benimsendi. Ancak Avrupa Parlamentosunun yetkilerinin genişletilmesi Tek Senetle sınırlı kalmadı. 1992 Maastricht Anlaşması ile Parlamento’ya daha geniş kapsamlı yasama sürecine daha etkin katılım yetkileri verildi. Antlaşma uyarınca Parlamento, birçok konudaki yönetmeliklerin ve yönergelerin kabulü konusundaki sürece etkin katılımı sağlanmıştır. Bu konular, tek pazar, sosyal politika, ekonomik ve sosyal kaynaşma, araştırma ve Birlik Antlaşmasının kapsadığı yeni alanlar olarak sıralanabilir. Ancak Avrupa parlamentosu Maastricht Anlaşmasıyla yetki alanlarını genişletmesine rağmen, ortak karar usulünün AB’nin bütçe kaynaklarının tanımlarını ve tarım ürünlerinin fiyatlarını kapsayacak şekilde yetkilerinin arttırılmasını gündeme taşıyor.
    • Avrupa Birliği için önem taşıyan Uluslararası Antlaşmalar, birliğe yeni katılımlar gibi konularda Avrupa Konseyi’nin, Parlamento’nun onayını alması gerekiyor.

    4.2 AVRUPA PARLAMENTOSUNUN YETKİLERİ

    Tüm parlamentolar gibi Avrupa Parlamentosunun da üç temel yetkisi vardır:

    • Yasama yetkisi
    • Bütçe yetkisi
    • Yürütme üzerinde denetim yetkisi

    4.2.1. Yasama Yetkisi

    Normal yasama usulü, ortak karardır. Bu usule göre Avrupa Parlamentosu ile Konsey eşit konumda olup yasalar Konseyin ve Avrupa Parlamentosunun ortak kararıyla onaylanır. Ortak karar usulü sonucunda Parlamentonun yaptığı çok daha fazla sayıda değişiklik önerileri artık Topluluk yasalarına girebilmekte, Avrupa Parlamentosu ile Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi arasında resmen bir anlaşma sağlanmaksızın hiçbir metin kabul edilememektedir.

    Ortak karar, Parlamentonun bugün sahip olduğu en önemli güçlerden biridir. Ortak karar usulü, işgücünün serbest dolaşımı, iç pazar yaratılması, araştırma ve teknolojik geliştirme çalışmaları, çevre, tüketicinin korunması, eğitim, kültür ve sağlık alanlarını kapsamaktadır. Bu, örneğin, spor etkinliklerinin yalnızca şifreli olarak yayınlanmasını yasaklayan ‘sınır tanımayan televizyon’ kararını alması sırasında uygulandı. Bu usul ayrıca hava kirliliğini önemli oranlarda azaltmanın yollarından biri olarak 2000 yılından itibaren yakıt kalitesi ve motor yağı ile ilgili çok daha katı kurallar getirmesini sağladı.

    Ortak karar standart usul olmakla birlikte, vergi konuları veya tarım ürünleri fiyatlarının yılda bir gözden geçirilmesi gibi, Parlamentonun yalnızca düşüncesini belirtebildiği bazı önemli alanlar da bulunmaktadır.

    4.2.2. Bütçe Yetkisi

    Bu, Avrupa Parlamentosunun politik önceliklerini yaşama geçirmesini sağlayan önemli bir yetkidir. Avrupa Parlamentosu her yıl Aralık ayında Avrupa Birliğinin gelecek yıla ait bütçesini onaylar. Avrupa Birliğinin söz konusu yılda gereksinme duyduğu mali kaynakları sağlayan bütçe, Avrupa Parlamentosu Başkanı tarafından imzalanmadan yürürlüğe konamaz.

    Bütçe nasıl finanse edilir?
    1970’ten beri bütçe, Avrupa Parlamentosuna danışıldıktan sonra Üye Devletler tarafından kabul edilerek Birliğin kendi kaynaklarından finanse edilmiştir. Bu kaynaklar halen gayri safi milli hasılanın %1,27’siyle sınırlıdır. Birliğin bu kendi kaynakları arasında halen şunlar yer almaktadır:

    • Üye olmayan ülkelerden ithal edilen ürünlerden alınan vergiler;
    • Avrupa Birliği içerisinde mal ve hizmetlerden alınan KDV’lerin %1’i;
    • Üye ülkelerin tarımdan tahsil ettikleri vergilerin belirlenen oranı;

    Üye Devletlerin görece sahip olduğu refah (gayri safi milli hasıla) temel alınarak hesaplanan ‘dördüncü kaynak.

    4.2.3.Demokratik Denetim Yetkisi

    Parlamento, Topluluğun tüm etkinlikleri üzerinde demokratik denetim görevini yerine getirir. Bu yetki, Bakanlar Konseyini, Avrupa Birliği Konseyini ve Parlamentoya hesap vermekle yükümlü olan politik işbirliği organlarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Avrupa Parlamentosu ayrıca soruşturma komisyonları da kurabilmektedir. Dublin’de Avrupa Veterinerlik Kurumunun kurulmasıyla sonuçlanan ‘deli dana hastalığı’ olayı başta olmak üzere, birkaç olayda bu yola gidilmiştir. Parlamento ayrıca bütçe konularında Avrupa Yolsuzluklarla Mücadele Bürosu (OLAF) kurulmasını da sağlamıştır.

  • 5.AVRUPA PARLAMENTOSUNUN ORGANİK YAPISI

    5.1.AVRUPA PARLAMENTOSUNUN ORGANLARI

    Avrupa birliğinin organları şunlardır;

    • Başkanlık divanı
    • Genişletilmiş divan
    • Siyasi Gruplar (Fraksiyonlar)
    • Komisyonlar
        • Sürekli komisyonlar
        • Özel komisyonlar
        • Soruşturma komisyonları
    • Genel sekreterlik

    5.1. BAŞKANLIK DİVANI

    Başkanlık divanı AP başkanı ve başkan yardımcılarından oluşmaktadır. 5 adet idare amiri de başkanlık divanının çalışmalarına katılmaktadır. Bunlar danışsal nitelikte söz hakkına sahip olmakla birlikte oy kullanma hakları bulunmamaktadır.

    AP Başkanlık divanı oturumların yönetilmesi ile ilgili işleri düzenlemekle beraber parlamentonun idari ve mali organizasyonunun, servisleri, sekretaryayı ve iç işleyişi yönetmektedir.

    5.2. GENİŞLETİLMİŞ DİVAN (BAŞKANLAR KONFERANSI)

    Genişletilmiş divan, AP başkanlık divanına siyasi grupların başkanlarının katılması ile oluşmaktadır. Siyasi grup başkanları kendilerini bir vekille temsil ettirebilmektedir. Ayrıca parlamentodaki bağımsız parlamenterler kendi aralarından bir kişi ile (oy hakkına sahip olmaksızın) genişletilmiş divanda temsil edilmektedir.

    Genişletilmiş divana kısaca başkanlar konferansı da denilmektedir.

    5.3.SİYASİ GRUPLAR (FRAKSİYONLAR)

    AP suna seçilen parlamenterler siyasi eğilimlerine göre gruplanmaktadır. Siyasi gruplar grubun ismini üyelerinin imzasını ve grup divanının kimlerden oluştuğunu içeren bir kuruluş beyannamesinin AP başkanına verilmesiyle oluşmaktadır. Bu beyanname AB resmi gazetesinde yayımlanmaktadır. En az 25 kişiden oluşmaktadır.

    5.4.KOMİSYONLAR

    5.4.1. Sürekli Komisyonlar

    Üyeler, Parlamentonun genel oturumlarının hazırlık çalışmalarını yürütmek amacıyla 17 daimi komisyon içinde yer alırlar.

    5.4.2. Özel Komisyonlar

    Daimi komisyonlara ek olarak Parlamento, belirli konuları ele alan geçici komisyonlar, alt-komisyonlar komisyonları da kurabilir.

    Karma parlamento komisyonları Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmaları olan Devletlerin parlamentoları ile ilişkileri yürütür. Parlamentolar arası heyetler aynı işlevi pek çok başka ülkelerin parlamentoları ve uluslararası örgütlerle gerçekleştirir.

    5.4.3.Soruşturma Komisyonları

    Parlamento belirli konularda soruşturma komisyonları da kurabilir.

    5.5 GENEL SEKRETERLİK

    Parlamentonun çalışmaları, sekreterlik tarafından düzenlenir. Burada bir Genel Sekretere bağlı olarak yaklaşık 3500 daimi personel çalışır. Bunlara ek olarak politik grupların personelleri ile Üyelerin yardımcıları da vardır.

  • 6.AVRUPA PARLAMENTOSUNUN AVRUPA BİRİLİĞİNİN DİĞER ORGANLARI İLE İLİŞKİSİ

    6.1.PARLAMENTO VE KOMİSYON

    Avrupa Parlamentosu, Komisyonun atanma sürecinde önemli bir rol oynar. Komisyon Başkanı adayının onaylanmasının ardından Komisyon Üye adaylarıyla da görüşmelerde bulunduktan sonra Parlamento, güven oylaması yaparak Komisyonu atar. Bu yetkiye ek olarak, Parlamentonun Komisyona karşı gensoru yetkisi de vardır – bir gensoru önergesinin kabul edilmesi Komisyonu istifa etmek zorunda bırakacağından bu güçlü bir siyasi araçtır.

    Bugüne kadar Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilmiş bir gensoru önergesi yoktur. Bunun için Üyelerin mutlak çoğunluğunun ve kullanılan oyların üçte ikisinin desteği gerekmektedir. Ancak, Mart 1999’da, Parlamento tarafından görevlendirilen bağımsız bir bilirkişi heyetinin Komisyonun yönetimi hakkındaki raporu üzerine Komisyon, Parlamento tarafından resmen gensoru açılmasıyla karşı karşıya kalmaktansa istifa etmeyi yeğledi.

    Parlamento, Komisyonun kendisine sunmak zorunda olduğu çok sayıda aylık veya yıllık raporları (örneğin, yıllık genel raporunu ve aylık bütçe uygulama raporlarını) inceleyerek denetleme yetkisini kullanmaktadır.

    Ayrıca, Avrupa Parlamentosu Üyeleri, Komisyona yazılı ve sözlü sorular yöneltebilirler. Genel kurul oturumlarındaki ‘Soru Saati,’ Parlamento Üyeleri ile Komisyon üyeleri arasındaki soru ve yanıtlarla bir foruma dönüşmektedir. Her yıl Üyeler ve politik gruplar tarafından sorulan soruların sayısı 5000’den fazladır.

    6.2.PARLAMENTO VE KONSEY

    Parlamentonun bütçe ve yasama yetkilerinin genişletilmesi, Konsey üzerindeki etkisini de arttırmıştır. Özellikle ortak karar usulü, yasama gücü bakımından Konseyle Avrupa Parlamentosu arasında denge sağlamıştır.

    Parlamento ve Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası (ODGP) 1970’lerin başlarında başlayan Avrupa politik işbirliğinin amacı, Topluluk Anlaşmaları ile kurulmuş bulunan ekonomik ve sosyal çerçevenin ötesinde Üye Devletlerin dış politika alanında gerçekten ortak bir stratejiye sahip olmasıydı. Avrupa Birliği Anlaşmasında birlikte uygulanan bir ortak güvenlik boyutunun dış politikaya dâhil edilmesi gereği kabul edilmektedir. Bu işbirliği, Avrupa Birliğinin çıkarlarının söz konusu olduğu tüm uluslararası politik konuları kapsamakta olup Topluluğun etkinlik alanının doğal bir uzantısıdır. Ulaşılmak istenen bu siyasi hedefe henüz ulaşılamamıştır.

    Parlamentonun ODGP’ye verdiği büyük önem, başta Dışişleri, İnsan Hakları, Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası konuları olmak üzere tüm tartışmalarında yansımasını bulmaktadır.

    Konsey Başkanlığı, ortak dış politika ve güvenlik politikasının ana yönleri konusunda Avrupa Parlamentosuna danışır ve Parlamentonun görüşlerinin hesaba katılmasına dikkat eder. Birliğin dış ve güvenlik politikasıyla ilgili gelişmeler hakkında Başkanlık ve Konsey tarafından Parlamentoya düzenli olarak bilgi verilir. Amsterdam Anlaşması ile ortak dış politika ve güvenlik politikası temsilciliği oluşturulmuştur. Bu göreve Avrupa Birliği Konseyinin Haziran 1999 tarihli Köln toplantısında ilk olarak Xavier Solana atanmıştır.

    Avrupa Parlamentosu, Konseye sorular yöneltebilir ve önerilerde bulunabilir. ODGP’nin uygulanmasında kaydedilen ilerlemeler de yılda bir kez tartışmaya açılmaktadır.

  • 7.AVRUPA PARLAMENTOSUNUN ÇALIŞMA BİÇİMİ

    7.1. AVRUPA PARLAMENTOSU NASIL ÇALIŞIR?

    Avrupa Parlamentosu, toplantıları ve çalışmaları halka açık olan tek topluluk kurumudur. Tartışmaları, görüşleri ve kararları Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlanmaktadır.

    Başkan, resmi etkinliklerde ve uluslararası ilişkilerde Parlamentoyu temsil eder, genel kurul oturumlarına başkanlık eder, Büro ve Başkanlık Divanı toplantılarını yönetir.

    Büro, Parlamentonun bütçesinden, idari, kurumsal ve personel işlerinden sorumlu, düzenleyici bir organdır. Başkan ve on dört başkan yardımcısının yanı sıra Üyelerle ve Tüzükle ilgili idari ve mali konularda danışman konumundaki beş defterdardan oluşur. Büro üyeleri iki buçuk yıllık bir dönem için seçilirler.

    Başkanlık Divanı, Parlamentonun Parlamento Başkanı ile politik grupların başkanlarından oluşan politik yönetim organıdır. Genel oturumların gündemini hazırlar, parlamento organlarının çalışma takvimini belirler, parlamento komisyonlarının ve heyetlerin görev tanımlarıyla boyutlarını saptar.

    Avrupa Topluluğu, kurucu antlaşmanın 5. maddesinde belirtilen şekilde, antlaşma ile kendisine bahşedilen yetki ve tanınan amaçlarla sınırlı olarak faaliyet göstermekte ve dolayısıyla bu alanlarla sınırlı olarak tasarrufta bulunabilmektedir. Buna paralel olarak karar alma sürecindeki kurumlar da antlaşma ile kendilerine tanınan yetkiler çerçevesinde görevlerini yürütmekte ve karar alma faaliyeti; danışma, işbirliği, ortak karar ve onay olmak üzere dört usul çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. 

    Yasama sürecindeki aktörlerden biri olan ve Avrupa halklarının temsilcisi sıfatını taşıyan Avrupa Parlamentosu, Avrupa Topluluklarının kuruluşundan itibaren hem yapısal hem de yetkisel açıdan birçok değişikliğe uğramıştır. Parlamentonun zaman içindeki değişimi, Avrupa bütünleşmesi ilerledikçe Parlamentonun yetkilerinin arttığını gösterse de, Parlamentonun ulusal bir parlamentonun yetkilerine ulaşması kısa vadede mümkün görünmemektedir. 

    7.2. KARAR ALMA USULLERİ

    Avrupa Topluluğunda yasama faaliyeti yukarıda bahsedilen kurumlar tarafından belli usuller çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Danışma, işbirliği, ortak karar ve onay olarak sıralanan bu usullerin hepsinde yasama önerileri genel olarak Komisyon tarafından hazırlanmakta, Parlamentonun uygulanacak usule göre değişen ölçüde bağlayıcılığı olan görüşü alınmakta, diğer bazı danışma organlarına da danışıldıktan sonra öneri Konsey tarafından karara bağlanmaktadır. 

    7.2.1. Danışma Usulü ( Consultation Procedure )

    Bu usulde, belli bir yasama işleminin oluşturulması için Parlamentonun görüşü alınmaktadır. Her usulde olduğu gibi, Komisyon tarafından hazırlanan yasama önerisi Konseye gönderilir. Konsey, öneriyi, görüşünü almak amacıyla Parlamentoya iletir. Parlamentonun görüşü bağlayıcı olmasa da Parlamentoya danışılmasının zorunlu olduğu durumlarda görüşün alınmamış olması usul kurallarına aykırılık sonucunu doğurur ve Parlamento bu gerekçeyle Konsey aleyhine yargısal yollara başvurabilir.

     Avrupa Tek Senedine kadar Parlamento yasama sürecinde sadece istişari nitelikte yetkilere sahip olup, bu yetkilerini danışma usulü vasıtasıyla kullanmaktaydı. Bu usul, bugün itibariyle tarım ve hizmetlerin serbestleştirilmesi ile ilgili tüzüklerin kabulü, taşımacılık, dolaylı vergiler, mevzuatın yakınlaştırılması ve rekabetle ilgili düzenlemeler, kurucu antlaşmaların revizyonu gibi toplam 36 konuda varlığını sürdürmektedir.

    7.2.2. İşbirliği Usulü ( Cooperation Procedure )

    1987 tarihinde Avrupa Tek Senedi ile kabul edilen bu usul, ATA’nın 252. maddesinde düzenlenmiştir. Bu usulde, Konsey Komisyonun yasama önerisi üzerine Parlamentonun görüşünü alır ve nitelikli çoğunlukla bir ortak tutum (common position ) belirleyerek, belirlediği bu ortak tutumu tekrar Parlamentoya gönderir. Parlamento üç ay içinde bu tutumu onaylar ya da bu konuda bir karar almazsa Konsey ilgili yasama önerisini ortak tutum çerçevesinde karara bağlar. 

    Parlamento, üç ay içinde üye tam sayısının salt çoğunluğu ile ortak tutumu reddedebilir ya da değişiklik önerebilir. Parlamento, ortak tutumu reddederse Konsey bunun aksi yönde bir kararı ancak oybirliği ile alabilir. Parlamento değişiklik önerirse, Komisyon yasama teklifini bu öneriler çerçevesinde yeniden değerlendirir ve bu değerlendirme sonucunda oluşan görüşünü bir ay içinde Konseye sunar. Konsey, Komisyonun uygun bulduğu değişiklik önerilerini nitelikli oy çokluğu ile, uygun bulmadığı değişiklik önerilerini ise oybirliği ile karara bağlar. 

    Bu usulde, Parlamentoya veto yetkisi tanınmamış olmakla birlikte, Parlamentonun Konseyi oybirliği ile karar almaya zorlayabilmesi sağlanmış; böylece, Parlamentonun görüşleri Konsey açısından bir ölçüde de olsa bağlayıcı hale gelerek Parlamentonun yasama sürecindeki ağırlığı artmıştır.

    7.2.3.Ortak Karar Usulü ( Co-decision Procedure )

    1993 tarihinde Maastricht Antlaşması ile kurucu antlaşmalara dâhil edilen bu usul, ATA’nın 251. maddesinde düzenlenmiştir. Bu prosedür ile Parlamento yasa yapma sürecine Konseyle birlikte ortak olmaktadır.

    Ortak karar usulünde de süreç Komisyonun yasama önerisini Konseye sunmasıyla başlar. Konsey, Parlamentonun da görüşünü aldıktan sonra nitelikli oy çokluğu ile bir ortak tutum belirler ve belirlenen bu ortak tutum tekrar Parlamentoya gönderilir. Parlamento üç ay içinde;

    •  Ortak tutumu benimser ya da görüş bildirmezse Komisyonun önerisi Konseyin ortak tutumu uyarınca kabul edilmiş sayılır.

    •  Üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alacağı kararla Konseyin ortak tutumunu reddederse Komisyonun önerisi kabul edilmemiş sayılır.

    •  Üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alacağı kararla ortak tutumda değişiklikler önerirse, değiştirilmiş metin Konseye ve Komisyona gönderilir. Konsey, Parlamentonun önerdiği tüm değişiklikleri nitelikli çoğunlukla uygun bulursa Komisyonun yasama önerisi değişen ortak tutum uyarınca kabul edilmiş sayılır. Ancak, Komisyonun Parlamentonun değişiklik önerisi ile ilgili olumsuz görüş bildirmesi halinde, Konseyin değişiklikleri onaylayan kararının oybirliği ile alınması gerekmektedir. 

    Konsey, Parlamentonun önerdiği değişiklikleri uygun bulmazsa Konsey Başkanı ve Parlamento Başkanının anlaşması ile bir Uzlaştırma Komitesi ( Conciliation Committee ) kurulur. Komite, Konsey ve Parlamentonun eşit sayıdaki temsilcilerinden oluşur ve ortak bir metin üzerinde anlaşmaya varılmasını sağlamaya çalışır. Komite, toplandıktan itibaren altı hafta içinde ortak bir metin üzerinde anlaşmaya varamazsa yasama önerisi kabul edilmemiş sayılır. Komite, bu sürede ortak bir metin üzerinde anlaşmaya varırsa, bu anlaşmadan itibaren altı hafta içinde Parlamento kullanılan oyların salt çoğunluğu, Konsey ise nitelikli çoğunluk ile karar alarak ortak metni kabul eder. Bu süre içinde iki kurumdan biri ortak metni kabul etmezse bu metne uygun yasama önerisi kabul edilmemiş sayılır.

    Görüldüğü gibi bu usulde Parlamentoya bir anlamda veto yetkisi tanınmış olmakta, Parlamentonun karşı çıkması durumunda Konsey yasama işlemini gerçekleştirememektedir. Dolayısıyla Konsey, acilen çıkarmak istediği bir yasama işleminde, Parlamentonun vetosunu önlemek için önerdiği değişiklik tekliflerini kabul etmek zorunda kalabilmektedir.

    7.2.4. Onay Usulü ( Assent Procedure )

    Avrupa Tek Senedi ile Topluluk hukukuna giren bu usul, Parlamentoya gerçek anlamda bir veto yetkisi vermektedir. Bu usulde, Parlamentonun yasama önerisi ile ilgili değişiklik önerme yetkisi bulunmamakta olup, Parlamento öneriyi ret ya da kabul etmek zorundadır. Dolayısıyla, öngörülen mevzuatın çıkarılabilmesi Parlamentonun olumlu görüşüne bağlıdır.

     

    7.3. AVRUPA PARLAMENTOSUNUN YASAMA SÜRECİNDEKİ ROLÜ

    Avrupa halklarının temsil edildiği bir platform ve tek seçilmiş organ olan Avrupa Parlamentosu, başlangıçta Topluluk içinde Konsey ve Komisyon arasında paylaşılmış yasama ve yürütme yetkilerinin kullanılmasının demokratik biçimde denetlenmesi amacıyla oluşturulmuş bir kurum niteliğinde olup, yasamaya ilişkin yetkileri bulunmamaktaydı. Parlamentonun yetkilerinin genişlediği ilk alan bütçe olmuş ve 1970 yılında imzalanan bir protokolle zorunlu olmayan harcamalar ile ilgili son sözü söyleme yetkisi Parlamentoya verilmiştir. 1975 yılında ise Kurucu Antlaşmalarda yapılan başka bir değişiklik ile Parlamentoya bütçeyi tümüyle reddetmek yetkisi tanınmıştır.

    Parlamentonun yetkilerinin genişlemesiyle ilgili en önemli gelişme ise 1987 yılında yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi ile yaşanmıştır. Bu antlaşma ile Parlamentoya yasama sürecine konu bazı alanlarda işbirliği yetkisi tanınmıştır. Bu sayede Parlamento, Komisyonun yasama önerilerini “ikinci kez değerlendirmek” suretiyle yasama sürecini daha yakından etkilemek imkânına kavuşmuştur. Ayrıca, Topluluğa yeni üye kabul edilmesi ile üçüncü ülkelerle yapılacak anlaşmalar Parlamentonun onayına tabi kılınmıştır. 

    1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması, siyasi bütünleşme yolunda atılmış en büyük adım olmanın yanında Parlamentonun yetkilerinin güçlenmesi bakımından da önem taşımaktadır. Avrupa Tek Senedi ile Parlamentoya verilen yetkiler bu Antlaşma ile genişletilmiş ve Parlamentonun yasama sürecinde Konsey ile eşit konumda olmasını sağlayan ortak karar usulü kabul edilmiştir. Bu usul sayesinde Parlamento, tek başına yasama tasarrufu yapamasa da, en azından katılmadığı yasama tasarruflarının çıkmasına engel olabilmekte ve böylece Konseyin yetkisini sınırlayabilmektedir. Maastricht Antlaşması ile Parlamentoya ayrıca ortak dış politika ve güvenlik politikası konusunda Konseye soru sorma ve tavsiyelerde bulunma, Komisyon Başkanı ile komiserlerin atanmalarını onaylama, üyelik başvurusunda bulunan bir ülke ile katılım müzakerelerinin başlatılması için uygun görüş verme gibi yetkiler de verilmiştir. 

    1999 yılında yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması ile Avrupa Birliğinin entegrasyonunu ilgilendiren birçok konuda hem ekonomik hem de politik kararlar alınmıştır. Bu çerçevede Parlamento ile ilgili yapılan en önemli değişiklikler ise Parlamentonun özellikle ortak karar usulüne ilişkin yasama yetkisinin genişletilmesi, ortak dış politika ve güvenlik politikası çerçevesindeki rolünün artırılması olarak karşımıza çıkmaktadır. 

    Son olarak, Birliği yeni genişleme sürecine hazırlamak amacında olan ve 2003 yılında yürürlüğe giren Nice Antlaşması ile getirilen ve Parlamentonun yetki alanını ilgilendiren tek değişiklik ortak karar usulünün kapsamının genişletilmesi olmuştur. 

    Parlamentonun başlangıçta danışma ve demokratik denetimle sınırlı olan görev ve yetkilerinin kapsamı zamanla genişlese de Parlamento halen gerçek anlamda bir parlamentonun işlevlerini yerine getirmekten uzak görünmektedir. Zira onay usulü çerçevesinde yasama sürecine katılımı istisnai bir nitelik arz ederken, ortak karar usulü kapsamındaki konular her antlaşma ile artsa da sınırlı kalmıştır. 

    Topluluğun faaliyet alanlarında ulusal parlamentoların yetkileri giderek azalırken bu yetkilerin Avrupa Parlamentosu tarafından kullanılmaması “demokrasi açığı” olarak ifade edilmektedir. Zira ulusal parlamentoların devrettiği yasama yetkisi ağırlıklı olarak Konsey tarafından kullanılmakta ve sonuçta yasama gücü Avrupa halklarının temsilcisi olan Avrupa Parlamentosunda değil de üye devlet hükümetlerinin temsil edildiği Konseyde yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla, Avrupa Parlamentosunun bilinen anlamda yasama yetkisinden yoksun oluşu ve ağırlıklı olarak Konsey tarafından yürütülen yasama sürecine ilişkin denetim işlevinin yeterli olmayışı demokrasi açığının temeli kabul edilmektedir. Birliğin temel dayanağı olan demokrasinin tam olarak işlerlik kazanması için ise demokrasi açığının kapatılması, dolayısıyla öncelikle parlamentonun tam anlamıyla bir yasama ve siyasal denetim fonksiyonu gören bir kurum haline getirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

    7.4. AVRUPA PARLAMENTOSU ÜYELERİNİN GÖREV SÜRESİNİN BAŞLAMASI VE SONA ERMESİ

    Avrupa Parlamentosu üyelerinin göreve başlamasına ve bitirmesine ilişkin düzenlemeler Avrupa Topluluğu Konseyi kararlarında ve Avrupa Parlamentosu içtüzüğünde yer almaktadır. Avrupa Parlamentosu üyeleri beş yıllık bir süre için seçilmektedir. Beş yıllık süre, her seçimi izleyen ilk oturumun açılışıyla başlamakta ve beş yılın bitiminde yapılan seçimler sonucu yeniden seçilmeyen parlamenterler için yeni parlamenterlerin göreve başladıkları ilk oturuma kadar devam eder. Beş yıllık zaman diliminden önce yeni seçim yapılması kural olarak mümkün değildir. Ancak AB Bakanlar Konseyi’nin oy birliği ile Avrupa Parlamentosuna da danıştıktan sonra başka bir seçim tarihi belirlenebilmektedir.

  • 8. TBMM’NİN GÖREV VE YETKİLERİ

    Parlamenter sistemlerde parlamentoların genellikle kanun yapmak, hükümeti denetlemek ve devlet bütçesini kabul etmek gibi üç temel görev ve yetkisi vardır. Parlamenter bir sistem kuran 1982 Anayasası da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu üç temel görev ve yetkiye sahip olduğunu kabul etmiş, onların yanında birtakım yetkiler daha vermiştir. 23 Nisan 1920’de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal egemenliğe sahip “yasama” organıdır. Anayasa Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği görev ve yetkileri 87’nci maddesinde saymıştır:

    1.   Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak.

    2.   Bakanlar Kurulu ve bakanları denetlemek.

    3.   Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek.

    4.   Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek.

    5.   Para basılmasına karar vermek.

    6.   Savaş ilânına karar vermek.

    7.   Milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak.

    8.   Anayasanın 14’üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel af ilânına karar vermek.

    9.   Mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek.

    10. Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek.

    Şimdi bunları sırasıyla görelim:

    Kanun Koymak : 1982 Anayasasının 87’nci maddesine göre “kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak”, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkisidir.

    Hükümeti Denetlemek : Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasanın 87’nci  maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir görev ve yetkisi de Bakanlar Kurulu ve bakanları denetlemektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükümeti denetlemesini sağlayan araçlara “denetim yolları” denir. Bu denetim yolları Anayasanın 98, 99 ve 100’üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Bunlar beş tanedir: Soru, genel görüşme, meclis araştırması, meclis soruşturması ve gensorudur.

    Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek: Anayasamızın 87’nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üçüncü görev ve yetkisi, “Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir. Kanun hükmünde kararname Bakanlar Kurulunun bir işlemi olsa da, bu işlemin dayanağı olan yetki kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir işlemidir. Dolayısıyla, kanun hükmünde kararname konusu Bakanlar Kurulunun görev ve yetkileri içine girse de, yetki kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri içine girmektedir.

    Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek: Anayasamızın 87’nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin dördüncü görev ve yetkisi, bütçe ve kesin hesap tasarılarını görüşmek ve kabul etmektir.

    Para basılmasına karar vermek: Anayasamızın 87’nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin beşinci görev ve yetkisi para basılmasına karar vermektir. Tarihsel olarak, para basılması, egemenlik hakkının bir göstergesidir. Bağımsızlığını ilân eden hükümdarlar para bastırırlardı. Keza, tahta yeni çıkan hükümdar da kendi adına para bastırırdı. 1876 Kanun-ı Esasîsinin 7’nci maddesine göre “meskukat darbı” padişaha ait bir haktı. Cumhuriyetin ilânıyla Padişaha ait haklar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplanmış ve bu arada “meskûkât darbı ” yetkisi de 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanununun 26’ncı maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Aynı yetki, 1961 ve 82 Anayasalarında da Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, para basılmasına karar vermek yetkisini “parlâmento kararı” şeklinde değil, “kanun” biçiminde kullanır.

    Savaş ilanına karar vermek: Anayasamızın 87’nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin altıncı görev ve yetkisi savaş ilânına karar vermektir. Savaş ilân etme yetkisi geleneksel olarak tipik bir egemenlik yetkisidir. Bu yetkinin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması bu bakımdan anlamlıdır. Anayasanın 92’nci maddesi bu hakkı sınırlandırmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ancak “milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilânına” yetkilidir. Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 2’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “şiddet kullanma yasağı” dikkate alındığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi savaş ilânı yetkisini ancak Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan “meşru müdafaa hakkı” kapsamında kullanabilir. TBMM İçtüzüğünün 129’uncu maddesinde savaş hali ilânında izlenecek usul düzenlenmiştir. Buna göre, “yabancı bir devlete karşı veyahut belli bir devleti hedef tutmayıp Türkiye için savaş hukukunun yürürlüğe girmesini gerektiren hallerde savaş hali ilânına, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından karar verilir”. Gerek 1961, gerek 1982 Anayasası “barış yapma”ya ilişkin özel bir hüküm içermemiştir. Barış antlaşması yapılması da bir milletlerarası antlaşma ile olacağından, bunun da Anayasanın 90’ıncı maddesinde öngörülen usullerle Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmasının uygun bulunması gerekir. Diğer yandan, Anayasanın 92’nci maddesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermektedir. TBMM İçtüzüğünün 130’uncu maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu izin verme yetkisini Bakanlar Kurulunun istemi üzerine ve belirli bir süre için verir.

    Milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak: Anayasamızın 87’nci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin yedinci görev ve yetkisi milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmaktır.

    Anayasanın 14. maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel af ilanına karar vermek: Anayasamızın 87’nci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen sekizinci yetki ve görev, “Anayasanın 14’üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere genel ve özel af ilânına” karar vermektir. Maddede görüldüğü gibi “Anayasanın 14’üncü  maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler” affedilemeyeceklerdir. Bu nedenle Anayasanın 14’üncü maddesi ise şöyle demektedir: “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamazlar”.

    Mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek: Anayasamızın 87’nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahip olduğu dokuzuncu yetki, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermektir.

    10. Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek: Anayasamızın 87’nci maddesi, yukarıda gördüğümüz yetki ve görevleri saydıktan sonra, ayrıca “Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek” konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkili ve görevli olduğunu belirtmiştir.

    Bu görev ve yetkiler arasında şunlar sayılabilir:

    a. İçtüzük yapmak.

    b. Anayasayı değiştirmek.

    c. Daha önceden yasa ile yetki verilmiş kanun hükmünde kararnameleri onaylamak.

    d. Anayasanın 119 ve 120’nci maddeleri uyarınca verilecek olan olağanüstü hâl ilân kararını onaylamak ve süresini her defasında dört ayı geçmemek üzere uzatmak.

    e. Olağanüstü hal süresince Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun çıkaracağı kanun hükmünde kararnameleri onaylamak.

    e. Anayasanın 122’nci maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun alacağı Sıkıyönetim ilân kararını onaylamak ve süresini her defasında dört ayı geçmemek üzere uzatmak.

    f. Sıkıyönetim süresince Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun çıkaracağı kanun hükmünde kararnameleri onaylamak.

  • 9. AVRUPA PARLAMENTOSU İLE YEREL (TBMM) PARLAMENTONUN FONKSİYONEL KARŞILAŞTIRILMASI

    Avrupa parlamentosu fedaratif bir yapının parlamentosu görünümünde olmasına rağmen yerel parlamentolardan farklı fonksiyonlar icra eder. Bu fonksiyonların farklılığı oluşumunda kendini gösterir.

    Görüş verme yetkisi :Kurucu andlaşmayla bazı işlemlerin yapımında usul yönünden parlamentodan görüş alma gerekmektedir. İşlemin tamamlanması belirtilen görüşün alınmasını gerektiriyorsa , bu görüş alınmakla fonksiyonel hale gelebilmektedir. Ülkemizde tüzükler Danıştay incelemesinden sonra çıkartılabilmektedir. Usuli bir gerektir. Görüşlerin alınması ihtiyari olduğu alanlar , danışsal nitelikte olanlardır.

    Özetle belirtmek gerekirse Avrupa parlamentosundan görüş alma iki türlü olmaktadır: Zorunlu ve ihtiyari. TBMM ‘ den görüş alma zorunluluğu bulunmamaktadır.

    Yasama Yetkisi : Avrupa parlamanetosu kurucu andlaşmanın 14.maddesi gereği yasama yetkisini bakanlar konseyi ile birlikte kullanmaktadır. Lizbon andlaşması düzenlemeleri ile belirtilen durum açıkça öngörülmüştür.

    TBMM nin yasama yetkisini herhangi bir kurumla paylaşmamaktadır. Nitekim anayasanın 7. Maddesi yasama yetkisinin TBMM ait olduğunu ve bunun devredilemeyeceğini ifade etmektedir.

    AP’nun Bütçenin kabulüne ilişkin Kullandığı yetkiler :  AB bütçesi ilk dönemlerde üye devletlerden alınan katkı paylarından oluşmaktaydı. Sonraki dönemlerde yapılan andlaşmalarla bütçe özerkleştirilmeye çalışılmıştır. Örneğin üye devletlerin tarım ürünleri ithalatından yapılan kesintiler, gümrük vergilerinde bütçeye aktarılmalar. AB bütçesi büyük oranda bu gelir kalemlerinden oluşmaktadır. Avrupa parlamentosuna, “Bazı Finansal Düzenlemeleri Değiştiren Antlaşma” ile bütçeyi reddetme ve bütçenin uygulamasından sorumlu olan komisyonu ibra etme yetkisi verilmiştir.

    TBMM ise yürütmenin hazırladığı bütçeyi kabul veya red eder.

    Avrupa Parlementosu’nun, AB’nin Taraf Olacağı Uluslararası Antlaşmalara İlişkin Yetkisi

    Kurucu antlaşmaların öngördüğü durumlarda Avrupa Parlamentosu’nun uygun görüşü alınmaktadır. AB Bakanlar konseyi ilgili anlaşmanın münhasıran ortak dış politika ve güvenlik politikasına ilişkin olması haricinde aşağıdaki antlaşmaları AP’nin onayını aldıktan sonra akit yapma kararı almaktadır.

    • Ortaklık anlaşmaları
    • İnsan hakları ve temel özgürlüklerinin korunması hakkındaki Avrupa sözleşmesine AB’nin katılımı ile ilgili antlaşma
    • İşbirliği prosedürlerini düzenleyen özel kurumsal bir çerçeve oluşturan antlaşmalar
    • AB açısından önemli bütçesel sonuçlar doğuran antlaşmalar

    TBMM’nde ise Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

    Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir.

    Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.

    Türk kanunlarına değişiklik getiren andlaşmalarda, TBMM’nde Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, hakkındaki hüküm geçerlidir.

    Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar ise kanun hükmünde kabul edildiğinden, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacaktır.

    Avrupa Parlamentosu’nun Denetim Yetkisi 

    Avrupa Parlamentosu’nun yaptırımlı veya yaptırımsız denetim yetkisi bulunmaktadır. Avrupa Parlamentosu, komisyonun her yıl hazırladığı AB’nin tüm aktivitelerini içeren yıllık genel raporu üzerinde tartışma açmakta bu yolla faaliyetin tümü üzerinde görüş bildirebilmektedir.

    AB’nin işleyişine ilişkin antlaşmanın 234.maddesi gereğince komisyona karşı güvensizlik (gensoru) önergesi verebilmektedir.

    TBMM’nde ise Soru ve Gensoru önergeleri verilebilmektedir. Hükümet ve bakanlar hakkında gensoru önergesi verilebilmektedir. Ayrıca meclis görüşmelerinde hükümet ve üyelerine faaliyetleri hakkında yazılı ve veya sözlü cevaplanması istemiyle soru önergesi verilmektedir. Bu yollarla yürütme organın faaliyetleri yasama organı tarafından denetlenmektedir.

  • 10. SONUÇ

    1940’lı yıllarda fikri temelleri atılan Avrupa Birliğinin etkin organlarından biri olan Avrupa Parlamentosu, birlik içerisinde önemli fonksiyonları ifa etmektedir. Zamanla üye ülkeler arasında yapılan anlaşmalarla etkinliği arttırılmıştır.

    Bu önemli organın oluşumu tıpkı yerel parlamentolardaki gibi üye ülkelerde yapılmakta olan seçimler sonucunda, kurucu anlaşmada her bir üye ülke için belirlenen sayı kadar milletvekili seçilmesi yoluyla sağlanmaktadır.

    Avrupa parlamentosu üye sayısı en son Lizbon anlaşması ile belirlenmiştir. Parlamento üyelerinin görev süreleri 5 yıldır. Göreve başlama seçimlerden sonraki ilk oturumun açılışı ile başlamakta ve 5 yılın bitiminde yapılan seçimler sonucu yeniden seçilmeyen parlamenterler için yeni parlamenterlerin göreve başladıkları ilk oturuma kadar devam etmektedir. AP üyelerinin görevinin sona ermesi olağan yenilemelerin dışında vefat veya istifa ile son bulabilmektedir.

    Bu yönlerden değerlendirildiğinde Avrupa parlamentosunun, ulus-devletlerdekine benzer yasama organı olma yolunda ilerlemesi göze çarpmaktadır. Gerçektende Parlamentonun yapısının yıllar içindeki gelişimi incelendiğinde sürekli bir yetki artışı görülmektedir. Bugünkü yapılanmada federatif eksene kaymakta olduğu sezinlenmektedir.

 

Share on
Bir cevap yazın