Boşanma eşler henüz hayatta iken bir eşin kanunda öngörülmüş sebeplerden birine dayanarak açacağı sebeplerden birine dayanarak açacağı dava sonucunda evlilik birliğine son vermesidir.Kanunda öngörülmüş sınırlı sayıda özel boşanma sebepleri kısaca şu başlıklar altında toplanabilir;
ZİNA
HAYATA KAST,
PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ
TERK
AKIL HASTALIĞI
Genel boşanma sebepleri ise şu başlıklar altında toplanabilir;
EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI
Evlilik birliği temelinden sarsılmış olmalıdır
Ortak hayat çekilmez hale gelmiş olmalıdır
EŞLERİN ANLAŞMASI
Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır
Eşler boşanmak için birlikte başvurmuş olmalı veya bir eşin açtığı davayı diğer eş kabul etmiş olmalıdır
Hakim tarafları bizzat dinlemiş olmalıdır
Hakim tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumuna ilişkin düzenlemelerini uygun bulmuş olmalıdır
ORTAK HAYATIN YENİDEN KURULAMAMASI
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış davanın reddedilmiş olması gerekir
Red kararının kesinleşmesinin üzerinden üç yıl geçmiş olması gerekir
Ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir
Eşlerden birinin istemde bulunmuş olması gerekir
BOŞANMA DAVASI
TMK md 167’ye göre “Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.” Denilerek boşanmada taraflara seçme hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla boşanmada eş dilerse boşanma dilerse ayrılık kararı isteyebilecektir. Hakim de ortak hayatın yeniden kurulması ihtimali olduğu kanaatine varırsa boşanma yerine ayrılık kararı verebilecektir. (TMK md 170) Davacı ayrılık isteminde bulunmuşsa hakimin boşanmaya karar verme yetkisi söz konusu değildir.
AYRILIĞIN HUKUKİ SONUÇLARI NELERDİR?
Ayrılık boşanma gibi evlilik birliğine kesin bir şekilde son vermez. Taraflar evlilik birliğini korumaya devam ederler. Ortak hayat ayrılık süresince geçici olarak durdurulmuş olur. Bir yıldan üç yıla kadar uzayabilen bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu süre içinde doğacak çocuk evlilik birliği içerisinde doğmuş olur. Süre sonunda eşler ortak hayatı sürdüremez halde iseler boşanma davası açarak evlilik birliğini sonlandırabilirler.
BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI DAVASI NEDİR?
Boşanmada mal paylaşımı, evliliğin mahkeme kararı ile sona ermesinden sonra ortaya çıkan bir durumdur. Mal paylaşımı davası boşanma davasından ayrı bir dava olarak açılır ve bu davada boşanma davası bekletici mesele yapılır.
Boşanmada mal paylaşımı konusunu tarihsel olarak iki ayrı dönem olarak ele almak gerekmektedir. Zira mevcut Medeni Kanunun yürürlük tarihi 01/01/2002’dir. Bu tarihten önceki dönem için farklı bir uygulama söz konusu olacağı için bu iki dönemi ayrı ayrı ele almak gerekecektir.
01/01/2002 öncesi dönemdeki yürürlükte olan medeni kanuna göre eşler arasında mal ayrılığı rejimi söz konusuydu. Bunun da anlamı şudur ki; evlilik birliği içinde de olsa alınan mal kimin üzerine kayıtlı ise o mal o kişinin kabul edilir.
01/01/2002 sonrasında yürürlüğe giren ve halen de yürürlükte olan mevcut medeni kanuna göre ise eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Bundan anlamamız gereken ise; evlilik birliği içerisinde alınan her mal kimin üzerine kayıtlı olduğuna bakılmaksızın ortak kabul edilmiştir.
Ancak belirtmek gerekir ki her iki dönem için de evlilik birliğinden önce alınan mallar kişisel mal statüsündedir ve mal paylaşımına konu edilemezler. Eşlerden biri malın kişisel mal olduğunu iddia ediyor ise bunu ispatlamakla yükümlüdür, aksi takdirde mal edinilmiş mal kabul edilir.
BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMININ YAPILMASI
Boşanma davası ve mal paylaşımı davasının ayrı davalar şeklinde olduğunu daha önce belirtmiştik. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra mal paylaşımı davası görülmeye başlanır. Taraflar şu taleplerde bulunabilirler:
Katılma Alacağı
Katkı Payı Alacağı
Değer Artış Payı Alacağı
Katılma Alacağı, tarafların 01/01/2002 ve sonrasında edinilmiş mallara katılma rejimi hükümlerinden kaynaklanan taşınırların ve taşınmazların karar tarihine en yakın tarihteki değerinin yarısına ilişkin alacağı ifade etmektedir. Katılma payı alacağında, talep eden tarafın mala ya da mal varlığına katkıda bulunduğunu ispat yükü bulunmamaktadır.
Katkı Payı Alacağı, 01/01/2002 tarihinden önceki dönemde bir eşin diğer eş üzerine kayıtlı olan taşınmazın, taşınırın veya diğer değerli eşyaların alımına yapmış olduğu katkıları ifade etmektedir. Bu durumda diğer tarafın malın alımında kendisinin de katkısının olduğunu ispatlaması halinde katkı payı alacağı söz konusu olacaktır.
Değer Artış Payı Alacağı, bir eşin edinilmiş malından diğer eşin kişisel malına ya da kendi kişisel malından edinilmiş malına yapmış olduğu katkının boşandıktan sonraki mal paylaşımında tasfiye anındaki orantılanan halidir. Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, korunmasına, iyileştirilmesine hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. Bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olmuş ise katkının başlangıçtaki değeri esas alınmalıdır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde ise hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirlemelidir.
Boşanmada eşlerin kişisel malları mal paylaşım davasına konu edilemez. Eşler kişisel mallarını kendileri alırlar. Kişisel mal kabul edilen mallar;
Evlilik birliğinden önce eşlerden birine ait olan veya evlilik birliği içinde dahi olsa miras yolu ile veya başkaca bir yolla karşılıksız kazanım yoluyla elde edilen mallar kişisel mallardır.
Eşlerden birinin, sadece onun kişisel kullanımına özgülenebilecek mallar kişisel mallardır.
Eşlerin üçüncü kişilerden olan manevi tazminat alacakları kişisel mal statüsündedir.
Satış, takas vs. yoluyla kişisel mallar yerine geçen para veya diğer değerler kişisel mal statüsündedir.(TMK md 220)
Kişisel malların paylaştırılmasından sonra kalan mallar edinilmiş mal statüsünde sayılır ve eşler arasında yarı yarıya paylaştırılır. Kanunda edinilmiş mallar şu şekilde tarif edilmiştir;
Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
Kişisel mallarının gelirleri,
Edinilmiş malların yerine geçen değerler. (TMK md 219)
Eşler aralarında sözleşme yaparak evlilik birliği içindeyken kişisel mallar üzerinden kazanılan gelirleri edinilmiş mal statüsünden çıkarabilirler. Bunun için bir engel söz konusu değildir. Hatta eşler mutlak olarak edinilmiş mal rejimini benimsemek zorunda da değildirler. Edinilmiş mal rejimi, eşler arasında evlilik sırasında mal rejiminin belirlenmemiş olması halinde kanunen kabul edilmiş sayılan mal rejimi türüdür. Dolayısıyla taraflar mal rejimi türünü serbestçe belirleme hakkına sahiptirler.
ZAMANAŞIMI SÜRESİ
Mal paylaşımı davası boşanma davasından ayrı bir dava olmakla birlikte aynı anda açılmak zorunda değildir. Ancak bunun için kanunda öngörülen bir zamanaşımı süresi söz konusudur. Zaten boşanma davası ile mal paylaşımı davası aynı anda açıldığında dahi boşanma davası bekletici mesele yapılmakta ve kesinleşmesi beklenmektedir.
Mal paylaşımı davasının zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesi itibariyle başlar ve 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu da demek oluyor ki; bu 10 yıllık süre geçtikten sonra mal paylaşımı davası açmak mümkün değildir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Yetkili mahkeme TMK md 214 çerçevesinde belirlenen mahkemelerdir. TMK md 214’e göre yetki ;
Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,
Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,
Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesidir.
Yetkili mahkeme bu çerçevede belirlenir.
Görevli mahkeme ise 4787 S.Y.’nın 5133 S.Y. ile değişik 4/1. Maddesi gereğince Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanan davalara Aile Mahkemelerince bakılacağı hükmü getirilmiştir. Dolayısıyla görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.