Bu MüşavirlikMali Müşavirlik MakaleleriTASFİYE SÜRECİ BEKLEMEDEN SERMAYE ŞİRKETLERİNİN KAPATILMASI VE VERGİLENDİRİLMESİ

GİRİŞ
Accordion content
Ülkemizde 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre kayıtlı şirket sayısı 750.000 adet olup bu şirketlerin 200.000 ile 250.000 civarında olan bir kısmı vergi dairesi kayıtlarına göre adreslerinde bulunmamaktadır.
Diğer yandan Türkiye de gerçekten üretim yapıp mal satan, ticaret yapan şirketlerin sayısının ise 150.000 ile 200.000 adet civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu hesapla 250.000 ile 300.000 civarında şirketin gayri faal olduğu görülmektedir.
Bir dönem ‘Hayat Standartı’ndan kaçmak amacıyla kurulmuş olan ufak çaplı şirketler, aslında şirket olma potansiyeline sahip olmayıp, bu işletmeler bugün problem olarak karşımıza çıkmaktalar.
Şirketlerin kuruluşlarında getirilen kolaylıkların, tasfiye ve terkin işlemlerinde getirilmemiş olması, prosedürlerin uzun ve maliyetli olması, mükellefleri bu şirketleri kapatma konusunda isteksiz kılmaktadır. İşte bu ‘kambur şirketler’ halen büyük bir problem olarak önümüzde durmaktadır.
Tam da bu noktada 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdi. İlk etapta kanuna bakıldığında, 194.madde ile ‘Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi’ sermaye şirketleri için eski kanunda olmayan yeni bir düzenleme olarak görünmektedir.
Peki bu şirketlerden kolay kurtulmak gerçekten mümkün müdür? Yapılacak olan dönüşüm işlemi sonrasında ortaya çıkan karlar vergilendirilecek midir? Devire ilişkin kesilecek faturadaki bedel üzerinden KDV hesaplanacak mıdır? Dönüşüm işlemi harçlardan ve damga vergisinden muaf olacak mıdır?
İşte bu yazımızın içeriğinde uzun ve ekstra maliyetler çıkaran Tasfiye ve Terkin işlemleri yapılması yerine sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüşümünün yapılması halinde, avantajlı olunup olunamayacağı araştırılacaktır. Kısaca yukarıdaki soruların cevapları aranacak, pratik uygulamayı da bir monografi ile gösterme gayreti içinde olunacaktır.
YASAL MEVZUAT
ermaye şirketlerinin dönüşümünü kavrayabilmek için öncelikle konuyla ilgili yasal mevzuatın incelenmesi gerekmektedir.
2.1 TÜRK TİCARET KANUNU
6102 Sayılı Türk Ticaret kanunun 124. Maddesinde 2 fıkra halinde Ticaret şirketleri şu şekilde sayılmıştır;
‘‘(1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.’
124.Madde hükmünde Ticaret Şirketleri olarak Sermaye Şirketleri sayılmıştır. Tür değiştirme ile ilgili hükümler ise 180 ve 181.maddelerde Genel hükümler içinde yer almaktadır. 181.maddede sermaye şirketinin hangi türde şirkete dönüşebileceği açıkça sayılmıştır;
‘’…MADDE 180- (1) Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır.
b) Geçerli tür değiştirmeler
MADDE 181- (1) a) Bir sermaye şirketi;
1. Başka türde bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
b) Bir kollektif şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir komandit şirkete;
c) Bir komandit şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir kollektif şirkete;
d) Bir kooperatif bir sermaye şirketine,
dönüşebilir.’’
Bu hükümlere bakıldığında Sermaye şirketlerinin Şahıs işletmesine dönüşümü mümkün değilmiş gibi gözükse de konunun can alıcı noktası 6102 sayılı Kanunla yeni getirilen bir hüküm olan 194.maddededir. Madde metninde Ticari İşletme ile ilgili birleşme ve tür değiştirme ise şu şekildedir;
‘’VI – Ticari işletme ile ilgili birleşme ve tür değiştirme
MADDE 194– (1) Bir ticari işletme, bir ticaret şirketiyle, onun tarafından devralınmak suretiyle birleşebilir. Bu hâlde devralan ticaret şirketinin türüne göre 138 ilâ 140, 142 ilâ 158 ve ortak hükümlere ilişkin 191 ilâ 193 üncü madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(2) Bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine dönüşmesi hâlinde 182 ilâ 193 üncü maddeler kıyas yoluyla uygulanabilir.
(3) Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi için, söz konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınmalı ve ticari işletme bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi, bir kollektif veya komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından, ticari işletmeyi işletecek kişi ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları da 264 üncü maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı maddeleri de uygulanır.
(4) 182 nci maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklıdır.’’
194.Maddenin 3.fıkrasındaki belirtilen şartların sağlanması, tür değiştirme için gereklidir. Birden fazla ortaklı sermaye şirketlerinin tür değiştirme işlemi yapılması sırasında, şirkete ait hisselerin tümü, dönüşecek olan şahıs ticaret işletmesi kime ait olacaksa ona devredilecektir. Burada bahsi geçen hisse devri noterde yapılan ortak hisse devri değildir. Şirketin terkininden sonra şirket bilanço kalemlerinin şirketi devir alan şahıs/şahıslardan birine geçmesidir.
2.2 KURUMLAR VERGİSİ KANUNU
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda şirketlerin nev’i değişiklikleri ve tasfiyeleri hakkında birtakım düzenlemeler getirilmiştir.
Öncelikle Tasfiye işlemleri ile ilgili olarak 17.maddenin 1.fıkrasının a bendinde tasfiye şu şekilde tanımlanmıştır;
‘’…Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır…’
Tasfiye dönemiyle ilgili olarak verilmesi gereken beyannameler süreleri ve ne şekilde verileceği ise madde hükmünün 2.fıkrasında belirtilmiştir;
‘’…(2) Tasfiye beyannameleri: Tasfiye beyannameleri, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren Kanunun 14 üncü maddesinde yazılı sürelerde; tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir.
(3) Bu madde gereğince verilecek olan beyannamelere, bilânço ve gelir tablosu ile tasfiye bilânçosuna göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi eklenir.
Sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüşümü sonucunda sermaye şirketi terkin edilmiş olacağından, Tasfiye sonundaki hükümleri doğuracaktır. Dolayısıyla yukarıdaki fıkra hükümleri aynen geçerli olup tür değiştirme işleminin Ticaret sicilinde tescilini takip eden 30 gün içinde Kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.
(4) Tasfiye kârı: Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır…
(5) Servet değeri: Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilânçosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilânçosunda görülen servet değeridir.’’
Tasfiye karı ve tasfiye dönemi sonunda oluşan servet değeri ise yapacağımız tür değişikliği işleminde sermaye şirketinin çıkarılacak olan son bilançosu ve gelir tablosundaki rakamlar olacaktır. Şirket kayıtları üzerinden hesaplanacak olan tasfiye karı ilgili beyannamede matraha ulaşmamızı sağlayacaktır.
5520 Sayılı Kanunun 19.maddesinde Devir, Bölünme ve Hisse değişimi ile ilgili olarak şu hükümler yer almaktadır;
‘’1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir…’’
Kanunun devamında 20.maddesinin 1.fıkrasında ise Devir, bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme şu şekilde açıklanmıştır;
‘’ (1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir…’’
denilmek suretiyle devir işlemlerinde vergilendirme hususu açıklanmıştır. Kanun hükmü değerlendirildiğinde sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüşüm işlemlerinin 5520 sayılı kanunun kastettiği devir işlemlerinden sayılamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Kanun devirdeki istisnadan yararlanabilmek için, devir eden ve devir alan işletmelerin her ikisininde sermaye şirketi olması şartını aramıştır. Dolayısıyla söz konusu devir işlemi yapılırken, devir veya birleşme işleminden kaynaklanan karların istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir.
2.3 GELİR VERGİSİ KANUNU
193 Sayılı Gelir vergisi kanunun konuyla ilgili 81.maddesi hükmü ise şu şekildedir;
‘’Aşağıdaki yazılı hallerde değer artışı kazancı hesaplanmaz ve vergilendirilmez :
1. Ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde, kanunî mirasçılar tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadî kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması.
2. Kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.).
3. Kollektif ve adi komandit şirketlerin bu maddenin (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde nev’i değiştirerek sermaye şirketi haline dönüşmesi (Kollektif ve adi komandit şirketlerin şekil değiştirerek anonim şirket haline dönüşmesi halinde şekil değiştiren kollektif ve adi komandit şirketlerin ortaklarının anonim şirketteki ortaklık paylarını gösteren hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.’’
Madde metninden de anlaşılacağı üzere şahıs işletmelerine devir sırasında, sermaye şirketlerinin yararlanabileceği herhangi bir istisna bulunmamaktadır.
2.4 KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
3065 Sayılı Katma değer vergisi kanununda 1.maddenin ilk fıkrasında;
‘Türkiye’de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir:
1. Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler,
2. Her türlü mal ve hizmet ithalatı,
3. Diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler:…’’
Hükmü yer almakta olup, hangi mal ve hizmetlerin tesliminin Katma Değer vergisine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Öte yandan istisnalarla ilgili olarak ise 17.maddenin 4.fıkrasının c bendinde;
‘’c)Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır…’’
Denilmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanunu incelendiğinde, 17.maddenin 4-c bendinde bahse konu istisnanın iki bölüm halinde yazıldığı görülmektedir. İlk olarak Gelir Vergisi Kanunu 81.maddede belirtilen işlemlerden bahsedilmiştir. Bu yönden sermaye şirketinin şahıs ticaret işletmesine dönüşmesine yer verilmemiştir. İkinci olarak ise Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemlerinden bahsedilmektedir. Bu durum ise bizi 5520 sayılı kanunun 19 ve 20.maddelerine götürür. Bir sermaye şirketinin şahıs ticaret işletmesine dönüşmesi işleminin, kurumlar vergisi 19 ve 20.maddelerde belirtilen türde ‘devir’ işlemi olarak sayılması mümkün görünmediğinden, söz konusu devir işlemi sonucunda ortaya çıkan devir bedelinin de KDV Kanunu’nun 17/4-c kapsamında istisna olması mümkün değildir.
2.5 DAMGA VERGİSİ KANUNU
488 Sayılı Damga vergisi kanunun 1.maddesinde;
‘’Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir.’’
Denilerek kanuna ekli 1 sayılı tabloda hangi işlemlerin hangi oranda Damga Vergisine tabi olduğu belirlenmiştir.
Yine aynı kanunun 9.maddesinde ise;
‘’Bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisinden müstesnadır.’’
Denilerek istisna konusu işlemler kanuna ekli 2 nolu tabloda verilmiştir. Konumuzu ilgilendiren 2 nolu tablonun “IV – Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (17) numaralı fıkrasında;
‘’…Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kağıtlar…’’ ın damga vergisinden istisna edildiği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, sermaye şirketlerinin kurumlar vergisine tabi olmayan şahıs ticaret işletmesine dönüşmesi sırasında, KDV kanununda yapmış olduğumuz yoruma benzer bir şekilde Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamındaki nev’i değişikliği işlemi sayılamayacağına göre, bu nev’i değişikliği işlemine ilişkin olarak düzenlenen kağıtların da 488 sayılı Damga Vergisi Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/17 fıkrası hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmesi de mümkün değildir.
MATRAHIN TESPİTİ VE VERGİLENDİRİLMESİ
(Uygulamalı Örnek)
Bu bölümde küçük bir monografi kullanmanın daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.
UFAT Makine San.Tic. Ltd. Şti. isimli sermaye şirketimiz 02.04.2010 Tarihinde Bursa’ da kurulmuştur. Söz konusu şirketimizin 150.000,00 TL olan sermayesinin payları iki ortak arasında eşit olarak dağıtılmıştır. 100 Paya karşılık 75.000,00 TL’si Fatma ÇİL ERADAŞ, 100 Paya karşılık 75.000,00 TL’si Mehmet Ufuk BAYRAKCİ’ya ait olup, taahhüt edilen sermayenin tamamı ödenmiştir. 30.06.2014 tarihi itibariyle devre ilişkin bilanço, gelir tablosu ve özkaynak tespit raporu şirketin mali müşavirleri tarafından hazırlanmıştır. Sermaye şirketimiz, ortaklarından birisinin üzerine devir olacaktır. Genel kurulda alınan karar ile şirketin Mehmet Ufuk BAYRAKCİ’ya devredilmesine karar verilmiştir.
Öte yandan devir kararı alınırken özkaynak tespit raporunda belirlenmiş olan tutarlarda göz önünde bulundurularak şirket, aktif ve pasifiyle (tüm borç ve alacağıyla) ortaklardan Mehmet Ufuk BAYRAKCİ’ya devredilmesi şeklinde genel kurulu kararı mevcuttur. Ticaret sicilinde 15.07.2014 tarihi itibariyle sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüşmesi işlemi tescil edilmiştir.
3.1 30.06.2014 Tarihi İtibariyle Yapılacak İşlemler
30.06.2014 tarihi itibariyle çıkarılan bilanço ve gelir tablosu, sermaye şirketinin nev’i değişikliği işlemine esas olacak öz kaynak tespit raporu için düzenlenmiştir. Söz konusu bilanço ve gelir tablosu devir işlemine başlamadan önceki şirketin mali durumunu bize gösterecektir.
3.2 30.06.2014 tarihinden 15.07.2014 Tescil Tarihine Kadar Yapılacak İşlemler
30.06.2014 tarihi itibariyle devire esas çıkarılan bilanço ve gelir tablosu ile 15.07.2014 tarihindeki ticaret sicilindeki işlemin tescil tarihi arasında geçen süre zarfında şirketin olağan ticari faaliyeti devam ettiğinden devir tescil tarihinde yeni bir bilanço ve gelir tablosu çıkarılması gerekmektedir.
Yukarıdaki bilanço ve gelir tablosu UFAT Makine San. Tic. Ltd. Şti. ‘ nin 01.01.02014-15.07.2014 tarihleri arasındaki ticari işlemleri sonucunda oluşan durumu yansıtmaktadır. Söz konusu bilanço ve gelir tablosu devre esas özkaynak bedelinin tespiti için gereklidir.
3.3 15.07.2014 Terkin Tarihi İtibariyle Yapılacak İşlemler
Yukarıda oluşturulan 15.07.2014 tarihli bilançoda yer alan maddi duran varlıkları ve stokları şahıs işletmesine devrederken düzenleyeceğimiz faturada KDV ve Kurumlar Vergisi ise şu şekilde uygulanacaktır;
UFAT Makine San. Tic. Ltd. Şti.’ nin stokları ve maddi duran varlıkları ortağı olan ve sermaye şirketini şahıs işletmesi olarak devir alan M. Ufuk Bayrakçı’ ya fatura edilmiştir.
Devir bedelinde dikkat edilecek husus; tescil tarihindeki bilançoda görünen özkaynaklar toplamının fatura edilecek tutara eşit olmasıdır. 15.07.2014 tarihli bilançonun aktifindeki stok ve maddi duran varlıklar değeri 220.000,00 TL iken, bu rakamın özkaynakları karşılaması gerektiğinden devir bedeli fatura üzerinde 273.100,00 TL olarak düzenlenecektir.
Yazımızın Yasal Mevzuat Bölümünde açıklandığı üzere sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüştürülmesi işlemi, KDV Kanunu’nun 17/4-c kapsamındaki istisna konusuna girmediğinden burada fatura üzerinde KDV hesaplanmıştır.
Kurumlar Vergisi yönünden baktığımızda ise, UFAT Makine San.Tic. Ltd. Şti, 2014 yılı kurumlar vergisi beyannamesini şirketin devir ve terkin tarihi olan 15.07.2014 tarihinden itibaren 30 gün içinde, yani en son 14.08.2014 tarihine kadar vermesi gerekir. Verilecek beyannamede vergilendirme dönemi 01.01.2014 – 15.07.2014 tarihleri olacaktır. Vergi matrahı 79.100,00 TL olacaktır. Burada ulaşılan matrah, 01.01.2014-15.07.2014 dönemi gelir tablosu ve 15.07.2014 tarihinde fatura kesilerek sattığımız stok ve maddi duran varlık satışlarından sonraki kârların toplamı olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus 30.06.2014 tarihi, sadece özkaynak tespit raporu için geçerli bir tarihtir. Vergilendirme açısından ise fiilen terk tarihi olan 15.07.2014 dikkate alınacaktır.
Yine yazımızın yasal mevzuat bölümünde açıklandığı üzere devirden kaynaklanan kârlar, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20.maddelerinde sayılan istisna şartlarını sağlamadığından, beyanname üzerinde kurumlar vergisi hesaplanacaktır.
3.4 Şirket Ortakları Yönünden 15.07.2014 Terk Tarihi İtibariyle Yapılacak İşlemler
Sermaye şirketimiz UFAT Makine San.Tic. Ltd. Şti’nin 15.07.2014 tarihi itibariyle terk işlemleri yapılmış olacaktır. Bu durumda öncelikle şirkette mevcut olan dağıtılmamış geçmiş yıllar karlarının ve son dönem net karının ortaklara dağıtılmış gibi vergilendirilmesi gerekmektedir. Verilecek olan son ay muhtasar beyannamesinde geçmiş yıllar karları olan 102.300,00 TL ve Dönem net karı 63.280,00 TL’nin toplamı 165.580,00 TL stopaja tabi tutularak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan devir tutarını, yazımızın “ 3.2 30.06.2014 tarihinden 15.07.2014 Tescil Tarihine Kadar Yapılacak İşlemler” bölümünde yer alan bilançodaki özkaynak tutarına göre yaptığımızı hatırlarsak, ortağa fatura edilen tutarın şirketin bilançosunda kayıtlı olan Maddi duran Varlık bedelinden daha fazla olduğu görülecektir. Burada amaçlanan özkaynak tutarının eşitlenmesiydi. Sermaye şirketinden şahıs işletmesine devir edilen kaynak tutarı aslında 273.100,00 TL olduğundan ve bu tutarın da her hangi bir istisnası bulunmadığından stok ve varlıkların değeri olan 220.000,00 TL ile arasındaki farkın kesilecek faturaya eklenmesi gerekir.
Örneğimizde aradaki fark stokların üzerine eklenmek suretiyle fatura kesilmiştir. Ancak burada stoklar bilançodaki değeri ile fatura edilip aradaki fark “şerefiye” olarak da ayrıca fatura edilebilir kanaatindeyiz. Ortak bu fazla fatura edilen tutar kadar alacaklandırılmış olmaktadır. Eğer bunun tersi bir durum olsaydı yani öz kaynaklarda bir azalış söz konusu olsaydı bu durumda ortak borçlandırılacaktı.
Sermaye şirketlerinin şahıs ticaret işletmesine dönüştürülmesi sırasında KDV ve Kurumlar vergisinin uygulanıp uygulanmayacağı ile ilgili verilmiş olan özelgeler de görüşümüzü desteklemektedir. Söz konusu özelgeler şunlardır;
08.04.2014 tarihli ve 52796708-130-1 sayılı UŞAK Valiliği Deftardarlığı
01.08.2013 tarih ve 60938891-125-10 sayılı EDİRNE Vergi Dairesi Başkanlığı
30.07.2013 tarih ve 54451858-080-44-2 sayılı Osmaniye Defterdarlığı
SONUÇ
Çalışmamızda cevabı aranan esas soru; bir sermaye şirketinin tasfiyeye girmeden, nev’i değişikliği ile şahıs işletmesine dönüşümünde izlenecek yol ve sağlanabilecek faydalardı.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 194.maddesiyle gelen yeni uygulama ile sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüştürülmesine imkan sağlanmıştır. Ancak, yaptığımız araştırmalar sonucunda vardığımız nokta şu ki, sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüşmesi Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20.maddelerindeki tür değiştirme şartlarına uymamaktadır. Bu nedenle, devir sırasında ortaya çıkacak olan karlar kurumlar vergisinden istisna olmayacaktır.
Aynı şekilde Kurumlar Vergisi Kanununa göre devir işlemi sayılmayan bu nev’ i değişikliğinin KDV Kanunu 17/4-c kapsamında da istisna sayılması mümkün değildir. Bu sebeple, devre ilişkin kesilecek stok, maddi duran varlık vb. faturalarda KDV hesaplaması yapılacaktır. Devire ilişkin işlemlerden doğacak olan damga vergisi de aynı sebepler nedeniyle istisna sayılmayacaktır.
Her ne kadar vergisel anlamda bir avantaj sağlamasa da; uzun ve meşakkatli yol olan tasfiye işlemine gerek olmadan sermaye şirketlerinin şahıs işletmelerine dönüştürülerek kısa sürede kapatılması bu yöntemle mümkündür.
Netice olarak, tasfiye ve terkin işlemleri göz önünde bulundurulduğunda tasfiye işlemlerinde harcanan emek, zaman, maliyet unsurları bakımından sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüşüm işleminin, normal tasfiye işlemine göre daha avantajlı olduğu kanaatine varılmıştır.